- Felsefi bir hareket olan fenomenoloji, “duyular tarafından algılanan fenomen” ile ilgilenir. Edmund Husserl ve Heidegger felsefedeki akımın en önemli temsilcileridir. Al-Dhahirah “görünen şey” anlamına gelir. Görünenin ötesinde bir şey aramak doğru değil.
- Edebiyat bir olgudur. Literatürün neye benzediği, sınav görevlisinin önünde nasıl göründüğüdür. (…) Şimdiyi aşmak boşluğa vurmaktan başka bir şey değildir. Aynanın arkasında hiçbir şey bilinmiyor. Sanatsal ve estetik farklılaşmanın yansımasında öne çıkan şeyler var.
- 20. yüzyılın başında temsil edilen bu akıma göre edebi metin, özne (nesne) ile konu (özne) arasındaki ilişki açısından değerlendirilmelidir. Cevapların esere ve onu inceleyene dair sorular sorularak arandığı bu yaklaşıma göre, dünyanın nihai gerçekliği ve bilgisi, yazarın bilincindeki dünya asıl amaç olarak seçilmelidir. Bu nesne esere yansır. Eser ne derse doğrudur, incelenmelidir.
- Fenomenolojik yöntemde araştırmacı ön plana çıkar. Görünen nesneyi algılamaya çalışan araştırmacı, önce beş duyusu ile algılama yapar ve o nesneden başka bir kaynağa gitmeden onu anlamaya, daha doğrusu duyumsamaya çalışır.
İçindekiler
Doktrin yöntemi nedir ve ne anlama gelir?
Üslupçu olmaktan ziyade, bir edebî eseri incelemeden önce bazı dogmalara göre hareket etmek anlamına gelen, belirli üslupları suçlamak, standartlarını ve tekniklerini eleştirmek için kullanılan bir terimdir. Buna göre, müfettişin değişmez saydığı bazı gerçekleri eylemde kendi zihninde araması ve incelemenin bazı ön yargılarla başlamasına dogmatik duruş denir. Bir edebî eserle bu şekilde ilgilenen kimse, eserin objektif tarafını göremez. İşle ilgili önyargılarını araştırmaya devam ediyor. Sadece edebi metinlerde değil diğer sanat eserlerinin yorumlarında da bu kadar yaygın olan dogmalar, nesnel analizin en önemli düşmanıdır.
(“edebi kuramlar”)
- Kategori numarasını yanlış girdiniz veya seçtiğiniz kategoride makale yok!
Yeni Türk edebiyatına yansıma teorilerinin kaynakları