“Garipçiler”, “Garip” ve “Birinci Yeni” adlarıyla bilinen bu şiir akımı, 1940’lı yıllarda ortaya çıkan ve Türk şiirinde önemli yenilikler yapan bir poetika akımıdır. Orhan Veli Canik, Oktay Rifat Horozcu ve Melih Cevdet Anday, geleneksel şiir gramerini, poetikasını, basmakalıpları ve aşırı duygusallığı reddederek, 1941’de yayımladıkları Garip şiir kitaplarının önsözünde Garip akımının poetikasını anlattılar.
Bu üç şair arkadaş, şiirlerini farklı dergilerde yayımlamış ama aynı zamanda yeni bir şiir arayışında olan sanatçılardır. 1941 yılında kendi şiirlerinden besteledikleri Garip Şiir Kitabı’nı yayınlayarak şiir anlayışlarını açıkladılar. Analojiye, kafiyeye, edebî sanatlara, şiirde şiir ve biçim birliğine karşı çıktılar. Şiirin herkesin günlük hayatta kullandığı kelimelerle yazılması gerektiğini savundular. Şiiri etkileyen edebî akımları reddetmişlerdir. Konuşma dilinin özgürlüğünden yararlandılar ve sıradan insanların günlük yaşamını ve yaşamını şiire yansıttılar. Bu manzum akıma Türk şiir tarihindeki ilk önemli yenilik olduğu için I. Yeni adı da verilmiştir. Garib hareketi birçok yönden büyük eleştiriler alsa da ortaya çıktığı dönemde Ahmet Ham de Tanpınar gibi büyük şairlerden de övgüler almıştır. Garipçilerin şiirin şekil ve muhteva bakımından son derece serbest bir şekilde yazılması gerektiği yönündeki görüşleri Türk şiirine katkıda bulunmuştur.
Garibyalıların şiire getirdikleri morfolojik özellikler ve içerikte yaptıkları köklü yenilikler günümüze kadar etkisini sürdürmüştür. Şiir, vezin, kafiye ve edebî sanatlara açıkça karşı çıkan bu şairler şiirlerinde sade bir dil kullanmışlar ve sıradan insanın duygu ve düşüncelerini ironi ve mizah kullanarak şiire aktarmışlardır. Egzotik akım, Türk şiirini modası geçmiş kalıplardan ve klişelerden kurtararak, açık ve doğal bir anlatımla sokağa, gerçek hayata ve gündelik hayata taşıdı. Bu fikirleriyle Garipler, Türk şiirinde büyük bir dönüşüm meydana getirdiler.
Garip hareketi ise edebiyat tarihçileri tarafından çoğunlukla yeni Türk şiirinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Edebiyat tarihçilerinin bu tutumları günümüzde de değişmemiştir. Ancak objektif bir değerlendirme ile belirtmek gerekir ki Türk şiirinin gelişim sürecinde Garip akımı çok önemli bir yere sahiptir.
Eski geleneksel şiir anlayışına bir yanıt olarak doğdu. Orhan Veli Canik, Mele Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu ölçüsüz ve kafiyeli şiirlerini 1941’de yayınlanan “Garip” kitabında topladılar. şiirimizde köklü değişiklikler.
1. Hece, kafiye gibi geleneksel poetika unsurları kaldırılarak serbest nazım anlayışı benimsenmiştir.
2. Şairin konuşmasından kaçınılmış ve konuşma dilinin doğallığından yararlanılmıştır.
3. Anlam ve belagat kullanılmaz.
4. Mizah ve şaşırtmaya dayalı bir şiir anlayışına sahiptirler.
5- Sıradan bir insanın hayatı her gün şiire dökülüyor.
6. Bazen kaba sayılabilecek gündelik sözler (cımbız, çivi, ayna… gibi) okuyucuyu rahatsız etmeyecek şekilde kullanılır.
7. Sürrealist hareketten biraz etkilenmişti.
Kadim geleneksel şiir anlayışına cevap veren ancak Garipçiler hareketinin şairi sayılmayan (Orhan Veli Canık, Oktay Rifat Horozcu, Mele Cevdet Anday) Cemal Surya da bu akımdan etkilenmiş ve Garipçiler ile ortak özellikler taşımaktadır. Jamal Surya şiirlerini yazarken eşyayı ve insanı kişileştirerek anlatır.
“mükemmel bileşik fiil grubunun solunda”