medyauzmani.com
İbrahim Efendi Konağı Romanının Özeti Kısaca Geniş Detaylı – Rüya Tabirleri

İbrahim Efendi Konağı Romanının Özeti Kısaca Geniş Detaylı

İbrahim Efendi’nin Sarayı’nın Özeti

Gediz hükümdarlarından Tiftik tüccarı Ali Bey’in oğlu İbrahim Efendi, uzun yıllar Mali Meclisi başkanlığını yürüten dönemin önde gelen devlet adamlarındandır. İbrahim Efendi, ailesinden kalan mirasın çoğunu aldı ve küçük bir kısmını kardeşleri Hilmi Bey ve Bayez Hanım ile paylaştı. Bu sayede elde ettiği servetle oldukça lüks bir hayat sürmektedir. Eşi genç yaşta ölen İbrahim Efendi, kızları Şükriye Hanım ve Şükriye Hanım ve iki oğlu Salih Bey ve Yusuf Bey ile o zamanlar şehrin gözde bir semti olan Şükriye Hanım’da bir konakta yaşamaktadır.
Bu geniş aileyi içinde barındıran ve çok sayıda çalışanı barındıran İbrahim Efendi Sarayı herkesin hayran olduğu bir mekandır. Gösterişli bir hayat yaşadığı bu sarayda misafirleri hiç eksik olmaz; Eğlenceler, düğünler ve bayramlar her zaman eğlence ve neşe içinde geçer.
Öfkeli ve nefret edilen bir kişidir.Salih Bey, güler yüzlü ve sohbetiyle çevresindekileri kendine bağlayan Yusuf Bey’i kıskanır ve kendisine rakip görür. Yusuf Bey, Salih Bey’den daha iyi niyetlidir ama karısının kasvetine ve savurganlığına dayanamadığı için sarayda pek huzurlu değildir. Saray hayatından bunalan Yusuf Bey bir süre ortadan kayboldu. Yusuf Bey saraya döndüğünde İbrahim Efendi’nin uyarılarıyla sarayda çatışmalar devam etti. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte yılın geri kalan on bir ayında da İstanbul’un her yerinde olduğu gibi sarayda da benzersiz bir hareketlilik yaşanıyor. Ramazan ve bayram hazırlıkları tatlı, tuzlu ve keyifli bir koşuşturma içinde yapılır.
Baharın gelmesiyle birlikte tüm aile her yıl olduğu gibi İbrahim Efendi’nin Çengelköy’deki konağına taşınır ancak Yusuf Bey, Salih Bey’le birlikte olmak istemeyince Sarıyer’deki başka bir kiralık konağa taşınır. Burada karısının moralinin bozulmasına dayanamaz ve kendini eğlendirir. Karısıyla arasındaki mesafe her geçen gün artıyor. Yusuf Bey bir gün hayatına son vermiş ve vasiyeti üzerine Tel Yuşa’ya defnedilmiştir. İbrahim Efendi hastalandı ve dünyadan habersiz aylarca hasta yatağından kalkamadı. İbrahim Efendi iyileşmeye başlayınca kardeşinin ölümü, Abdülhamid yönetiminin yıkılması ve meşrutiyetin ilanı haberini aldı. Kısa bir süre sonra İbrahim Efendi kalp krizi geçirerek öldü. İbrahim Efendi bütün mirasını kızlarına bırakır.
Sarayın idaresi Şveki Hanım’a bırakıldı. Miras konusunda kocasıyla sürekli tartışır. Evlendiği günden beri İbrahim Efendi’nin mirasına el koymak isteyen Salih Bey, bu servetin kazanılamayacağını anlayınca saraydan ayrılır. Bütün bunlardan etkilenen kızları hastalanır ve ölür. Evkiye Hanım sarayı yönetemez. Sarayın geliri yavaş yavaş azalmaya başlar ve eski günlerin canlılığı yavaş yavaş kaybolur. Yeni kahya Zaim Bey, Şevkiye Hanım’ı kandırarak çeşitli hilelerle önce konağın sonra da aile servetinin yönetimini ele geçirir. Şükriye Hanım ve Şükriye Hanım, ajanın yaptığını anlayınca avukata gittiler ancak bir sonuç alamadılar. Parasız kalan iki kardeş, tanıdıklarının yardımıyla Fatih’te bir ev kiraladı. Yaşananlara dayanamayan Şükrü Hanım, bir süre sonra bu evde yaşamını yitirdi.

İbrahim Efendi Sarayı konusunda bilgiler

“Kasr İbrahim Efendi” Samia Ayverdi’nin günlük türünü kullanarak aile ortamını tanıttığı ve bir dönemin zihniyet, kültür ve sosyal yapısındaki dönüşümü/çöküşü gösterdiği otobiyografik bir romandır. Eserde, İbrahim Efendi’nin Şehzadebaşı’ndaki konağında yaşanan olaylar, ailenin dağılması anlatılır. Romanın başkahramanları, yazarın yakın çevresi ve yakınları olup, asıl mekân İbrahim Efendi’nin sarayıdır. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında değişen toplumsal yapı ve o dönemin gündelik hayatı; Onun sosyal, siyasi ve ekonomik hayatı bu saray ve İbrahim Paşa’nın ailesi üzerinden anlatılmaktadır. İbrahim Efendi’nin sarayı ile imparatorluğun çöküşünü karşılaştıran yazar, başta aile olmak üzere toplumdaki değişimin yol açtığı sorunları ve sapmaları romandaki karakterlerin yaşamları ve iç dünyaları üzerinden ele alır. Yazar, çevresindeki insanları anlatır ve tanık olduğu olayları tahlil eder. Bu vesileyle Osmanlı Devleti’nin çöküşüne neden olan sebepler ve sonuçları hakkında görüşlerini dile getiriyor.
Bu roman 1964’te yayınlandı ve 24 bölümden oluşuyor. Bu bölümler “İbrahim Efendi”, “Hala Hanamfendi”, “Zakia Hanamfandi”, “İbrahim Efendi’nin Sarayı”, “İbrahim Efendi’nin Kızları, Damatları ve Torunu” ve “Ramazan Sarayı ve Avluda İbrahim Efendi” bölümleridir. .

“Khel Yelkie” romanının özeti “Bin Houzunlu Zevki” romanının özeti

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın