Cinayet, hırsızlık, uyuşturucu, dolandırıcılık ve daha birçok adli suçtan hapse atılan bazı kadınlar günlerinin dolmasını, bazıları ise yıllarının bitmesini bekliyor.
Diğerleri cezaevine yeni girmiş ve duruşma gününü bekliyorlar. Hepsinin yüzünde benzer ağrılar vardı. Hapishanede olmak, duvarlardaki tellerin arkasında, demir parmaklıkların arkasında, avludan güneşin doğuşunu ve batışını izlemek mahkum ve hükümlüler için kolay değildir.
Ama bir suç varsa, adil bir ceza da vardır. Pişman olmak için çok geç. Annelerinin işlediği suçlar nedeniyle cezaevindeki masum insanların ve parmaklıklar ardında kalan çocukların yüzleri.
Altı yaşına kadar annelerinin yanında kalma hakkı olan çocuklar, yaşadıkları cezaevinin koridorlarında gülerek koşuşturuyor.
Hapishane gerçeğini yok eden bu sesler, bir anlığına hapisten çıkmış gibi hissetmenizi sağlıyor. Cezaevinde çocuk sahibi olmak çok üzücü olsa da Sincan Kadın Tövbe ve Kefaret’te çocuklar için gerçek hayatlarında yaşayamayabilecekleri bir sistem kuruldu.
Kreş, oyun alanları, anaokulu, oyunlar…
Çevrenin yarattığı gerçeklerden uzak, cezaevinde yaşayıp büyümeleri için her şey yapılmıştır. Çoğu çocuk hapishanenin tanımlarını bilse de anlamını bilmiyor.
Gardiyanları görünce abla gibi sarılırlar. Gardiyanlar için de durum farklı değil, onlar kaderin tutsaklarının masum çocukları.
Sabahları onları anaokuluna el sallayarak, her gördüklerinde sonsuz bir sevgi ve şefkatle kucaklayarak gönderirler.
Sabahları çocuklar kreşe ve kreşe giderken TRT Haber ekibinin 24 saat boyunca doldurduğu dosyada, parmaklıklar ardındaki çocuk ve tutukluların hayatlarına dair ilginç detaylar da yer alıyor.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]