konik roman
Romanda Türkiye’nin içinden geçtiği durumlardan daha sorunlu olma eğiliminde olan “gerici ve peçe” konusunu, ülkemizin yaşadığı büyük sorunu ve örümcek kafalıların halkı nasıl kandırdığını anlatır. masum ve masum. Saf Türk milletini ibadete layık kıl. Bir başka açıdan da, ülkemizin bu duruma nasıl muktedir olmadığı konusunda bazı meseleler vermesine rağmen, bu meseleleri ele alan ana konu olarak, sorumluların meseleleri dikkatli ve titiz bir şekilde ele alması, ancak bazı Halkımızın burada sömürülüyorlar.
Roman özeti:
Yazar romanda çok sevdiği arkadaşının anılarını kitabın çeşitli yerlerinde anlattığını vurgular. Kitaptaki metinler çimenlerin üzerinde olan şeyler hakkında olsa da, birilerini veya bir yeri rahatsız edebileceği şüphesiyle bazı yerlerde kısaltmalar ve kesmeler yapılmıştır.
Eylem tamamen ülkemizin doğusundaki Kars ilinde gerçekleşmektedir. Gazete köşe yazarı ve ünlü şair Kerim Alakuşoğlu (kitap boyunca burada “Ka” olarak anılır), Almanya’nın Frankfurt kentinde geçirdiği onca yıldan sonra Türkiye’ye dönmeye karar verir. Gazetede yayınlayabileceği bir araştırmayı “intihar” konusunda yapmaya karar verdi. Bunun için de ülkemizin en çetin kış aylarında Kars’a gitmeye karar verdi. Çoğunluğu Karslı olan doğulularımız yolda gördüklerini, kıyafetlerini, konuşmalarını, yolların durumunu, oradaki devlet anlayışını anlatırlar. Yolda hayatında hiç yaşamadığı bazı saçma olayları ve yerel halkın samimiyetini ve şefkatini anlatır.
Kars’a geldikten sonra kendisini üniversite yıllarından beri tanıyan ve hatta üniversiteden tanıdığı İpek’in sahibi olduğu otele yerleşen ve ondan boşanan eski aşkı sayılabilecek arkadaşlar buldu. Her zaman bu otelde kalan herkes.
O sırada şehre bir katip geldiği ve seçim olduğu için şehrin önde gelen devlet görevlileri Ka’nın evine gelerek Ka’yı ziyaret eder, konuşur ve neden Kars’a geldiğini öğrenmeye çalışırlar. Ka’nın Kars’a gelme sebebi intihara meyilli kızların ve kadınların neden bu yola başvurduklarını öğrenmek, bunu gazete köşelerinde yayınlamak, elinden gelirse intiharın kötülüklerini halka anlatmak ve insanları uzaklaştırmaktır. bu yönden uzak. Tabii bölgeye çok fazla ünlü gazeteci ve sanatçı gelmediği için insanlar ilk başta garipsese de Türk insanının en önemli özelliklerinden biri olan misafirperverlikten vazgeçmiyorlar.
Ka’nın şehre geldiğini duyan bazı dindarlar ve bağnazlar onu inlerine çağırır ve onlarla tanışırlar. Amaçları elbette ona kötü düşünceler, geri kalmış fikirler aşılamak ve Karslıların dikkatini çekmektir. Bu sırada araştırmalarına devam eden Ka, intihar eden birçok kadın ve öğrencinin depresyondan ya da aşktan kendilerine zarar verdiğini fark eder. Ancak bu ölenlerin üniversitede okuyan ve başörtüsü taktıkları için okula gitmelerine izin verilmeyen kişiler olduğu bir durum var. Bunu fırsat bilen gericiler, devleti dine karşı olmakla, Kars’taki memurları da ateist olmakla suçlarlar. Ka devlet görevlilerini biraz desteklediği için onu ateist olmakla suçlarlar. Bu gelişmelerle birlikte bazı cinayetler işlenmektedir. Ve en önemlisi de devletin laik düşmanı olan üniversitede devletin kurallarını uygulayan bir öğretim üyesini öldürmek. Tüm bu olayların üzerine Ka, bu kişilerle korkusuzca ilişkiler kurar, çete liderleriyle tanışır ve saf genç erkekler ve kadınlar burada kandırılır. Bir noktada kendini öyle olay ve davranışların içinde bulur ki, onlardan biri olacağını anlar ve onlardan kurtulur.
İpek’e aşık olan Ka, tüm bu olaylara rağmen tehlikede olmasına rağmen İpek’in yanında olduğunu hisseder ve mutludur. Ancak bu mutluluğun gerçek mi yoksa zahiri mi olduğunu anlayamaz. Tüm bu olaylar olurken, gece gündüz yağan kar nedeniyle halkın sosyal canlılığının ve mutluluğunun düştüğünü ve halkın ruha ihtiyacı olduğunu anlayan yetkililer tarafından bir organizasyon düzenleniyor. Bu örgütte cumhuriyet yanlısı laik oyunlar oynanmakta ve örümcek kafalıların amaçlarına ulaşamayacakları söylenmektedir. Çoğunun beyni yıkanan öğrencilerin ve şarlatanların beyinlerinin yıkanması, taciz edilmesi, taciz edilmesi, cumhuriyet sistemine ve devlet görevlilerinin din karşıtı olarak adlandırılması nedeniyle olaylar peş peşe geldi. Yaşanan olaylar sonucunda kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve devrim ortaya çıktı. Tabii bunu pek çok kişi sevinçle karşılarken, gericilerin, ülkemize bulaşmak isteyenlerin çoğu hapse atılıyor, sorgulanıyor. Ka bu olayları çok dikkatli bir şekilde inceler. Şiirlerinin birçoğunu bu olaylardan etkilenerek yazmıştır.
Yazar, bu konularda ülkemizin sorunlarına, olayları yakından inceleyen Türk polis ve askerlerinin bu durumlarda nasıl canla başla çalıştıklarına ve vatanı korumak için bu gericilerle nasıl başa çıktıklarına dikkat çekmektedir. Tüm bunları yaparken Ka, bazı din adamlarının ve çete liderlerinin ifadelerine takılır ve şaşkınlığın soğukluğunu hisseder. Bu kişilerin kimlere destek verildiğini ve ne yaptıklarını öğrenince ülkesinde olup bitenlerden haberi olmadığını anlar. Bu insanların Allah’ın adını kullanarak yaptıkları zalimlikleri, ne kadar çok cinayet işlediklerini ve Allah için ne kadar utanmazca yaptıklarını öğrendiğinde şok oldu.
Ka olaylara şaşırmıştı ama biraz korkmaya başlamıştı. Çünkü bazı dini gruplar Ka’yı ajan olarak görmüşler ve kendilerine yöneltilen darbelerin sebebini Ka’da görmüşlerdir. Ara sıra tehditler olsa da polisin Ka’yı koruduğunu zannederek fikirlerinden vazgeçtiler.
Ka tüm olayları inceledi ve Kars’a “dünyanın bittiği yer” adını verdi. Çok sevdiği İpek’in bile bir takım ahmaklarla ilişkisi ve ilişkisi olduğunu öğrenince, onu bu şehirde tutmasına gerek kalmayacağını düşünüp, şehri üzgün bir şekilde terk edip İstanbul’a dönecekti. Ama artık hayattan umudu tükenen Ka, İpek’i düşünür ve düşünür. Kars ise sonunda hediyeler ve teşekkürlerle baş başa kalır. Kars tam olarak toparlayamamış olsa da medeniyet ve dinlenme yolunda ilk adımı atıyor.
3. Kitabın genel düşünceleri:
Kitabın ana fikri pek çok konuya odaklanıyor gibi görünse de ülkemizin doğu bölgelerinin yoksulluk, ilgisizlik ve eğitimsizlik nedeniyle gerçekten geri kalmış olduğunu, cahilce fikirlerin ne kadar kabul gördüğünü ve bu fikirlerin toplum tarafından nasıl görmezden gelindiğini anlatıyor. insanlar. Aslında yerli halkın ülkesine ve milletine ne kadar duyarlı ve sadık olduğunu ama nedense yabancı ülkelerin veya dış güçlerin, belki de bölgede güç sahibi olmak isteyen hainlerin yandaş toplayıp, cahilleri nasıl sömürdüklerini anlatıyor. . İnsanlar dini duygularını kullanarak nasıl tesettür yüzünden halkımızla devletimizi karşı karşıya getiriyorlar. Okuyucuya bu konuların iyi ve tipik bir açıklamasını veriyor.
4. Kitaptaki olay ve kişilerin değerlendirilmesi:
Ka, bazen entelektüel, bazen duygusal, nitelikli ve anlamlı şiirler yazan, belki yurt dışında yaşadığı için ülkesini seven ama en azından boş boş oturup ülkesine yardım etmeyen biri olarak öne çıkıyor.
Olaylar Ka, sevgilisi ve otel sahibi İpek, bu akımlardan ve zihniyetinden etkilenen İpek Kadifi’nin kardeşi İpek ve kalbi ölümle biten Fadl etrafında döndüğü için diğer insanlar biraz karamsar olsa da. çok hassas. Tertemiz, temiz ve aldatılmış. Burada Ka Fadl, İpek’ten daha çok seviyor ve onun ölümüne yas tutuyordu.
Kitapta yer alan olaylar birbirinin devamı niteliğinde olup, yazar kitabı 43 bölüme ayırmıştır. Tüm bölümlerde yer alan güzel betimlemeler ve olaylar tarafsız bir şekilde anlatılmış olup, yaşanan olaylar Türkiye’nin kaderi ne olursa olsun güncel olaylarla aynıdır.
5. Kitapla ilgili kişisel görüşler:
6. Kitabın yazarı hakkında kısa bilgi:
Orhan Pamuk 1952’de İstanbul’da doğdu ve Cevdet Bey ve Oğulları ile Kara Kitap romanlarında anlattığı aileye benzer bir ailede, Nişantaşı’nda büyüdü. New York’ta geçirdiği üç yıl dışında hep İstanbul’da yaşadı. Liseyi Robert Kolej’de bitirdi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde üç yıl mimarlık okudu ve 1976’da İstanbul Üniversitesi Matbaa Enstitüsü’nden mezun oldu. 1974’ten itibaren düzenli olarak yazmayı kendine görev edindi. İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları 1979’da Milliyet Yayıncılık Roman Yarışması’nı kazandı. 1982’de yayınlanan bu kitap 1983’te Orhan Kemal Roman Ödülü’nü de kazandı. Aynı yıl 1984 Madaralı Roman Ödülü’nü kazandı. ilk yayını Silent House ve bu kitabın Fransa’daki çevirisiyle 1991 yılı Prix Prize de la découverte européenne (European Discovery Prize) ödülünü aldı. 1985 yılında yayınlanan tarihi romanı Beyaz Kale Pamuk, ününü yurt içinde ve yurt dışında genişletti. The New York Times tarafından “Doğuda Yükselen Bir Yıldız” olarak selamlanan bu kitap, tüm önemli Batı dillerine çevrildi. 1990 yılında yayınlanan Kara Kitap, karmaşıklığı, zenginliği ve dolgunluğuyla çağdaş Türk edebiyatının en çok tartışılan ve okunan romanlarından biri haline geldi. Pamuk, Umar Kafur’un Saklı Yüz adlı filminin de senaryosunu 1992’de yazdı. 1994’te yayınlanan ve gizemli bir kitaptan etkilenen üniversite öğrencilerinin öyküsünü anlatan Yeni Hayat adlı romanı en çok okunan kitaplardan biri oldu. türk edebiyatında 1998 yılında yayınlanan Benim Adım Kırmızı adlı romanı olağanüstü ilgi gördü. Romanları yirmi dile çevrilen Orhan Pamuk, yirmi beş yıl boyunca tuttuğu defter, günlük, gazete, deneme, deneme, söyleşi ve gezi günlüklerinden özenle seçerek daha önce yayımlanmamış uzun öyküsü “Bir Bakış”ı yayımladı. Pencereden Dışarı”, Aralık 1998’de Diğer Renkler başlığı altında..
Diğer roman özetleri
kitap özetleri
Beyaz Kale Özeti Orhan Pamuk Sessiz Ev Özeti Orhan Pamuk