medyauzmani.com
Rabia Hatun Şiirleri Eserleri Hayatı Biyografisi – Rüya Tabirleri

Rabia Hatun Şiirleri Eserleri Hayatı Biyografisi

Ben
Kalbim yan yana ateş dolu bir tencere
Yanında bile hasretim sana!
Ateş, dökülen gözyaşıyla söndürülmez:
Sessiz elinle kanımı içmek istiyorum!
Saniye
Güneş doğmasa da Cihan Tabid Kara,
Ateş sönse de sen bilmesen de dünya nedir?
Kıyamete kadar gözleri unutursanız:
Dîdâr-ı yar Dili nurlandırır!
Üçüncü
Sima olsan, hava olsan
Samadi demokrat beyler, nefes alın nefes alın!
Vaktiniz varsa, yeriniz varsa,
Bu ezici bir aşk olacak!
dördüncü olarak
Kazığın yankısı gelse de hiç gelmez,
Dinlerseniz, kavuşmak istemiyorum!
Mahalleye gitmezsem mahalleni bulayım.
En büyük hasret gelmeden geçme vakti!
Metindeki bazı kelimelerin ve kelime gruplarının anlamları
dîdar: yüz, yüz.
Dil: kalp ve kalp.
Eflak: Cennet.
Encâm: 1. İşin sonu, sonu. 2. mk. gelecek.
Acayiplik: Acayiplik, acayiplik, tuhaflık.
içermek: içermek, içermek, içermek.
Isavier: iliştirmek, atfetmek, bir şeye veya birine atfetmek.
Yoğun: Yoğun.
Kontrast: Kontrast.
pa/pay: Ayak.
zıyâ (dia): nurlu, parlak.

Rabih Hatton önemli bir şiir incelemesidir.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı şiirinde dikkat çeken olaylardan biri de tarihçi İsmail Hami Daneşmend’in Rabia Hatun mahlasıyla yazdığı dörtlüklerin eski çağlarda yaşamış bir şaire şöhret bulmak, sevilmek, ve ayetlerini sözlü olarak yaymak. Toplamı 41 olan bu şiirler, İsmail Hami Daneşmand tarafından 1961 yılında bir kitapçıkta toplanmıştır.
Yukarıda dört parçası alınan bu kıtalarda, eski halklara özgü derin ve romantik bir aşk duygusu dile getirilmiştir. Ama güzellikleri içeriklerinden çok ahenklerinden, Azeri Türkçesi lehçelerinden geliyor. Her güzellikte aşırıya kaçmayan bir tuhaflık vardır. Yazar, şiirine antik çağ hissi vermek için imalar ve uzun ünlüler üzerinde durur. Uyum duygusu, mesafe, egzotizm, geçmişi hatırlatmalar ve romantik aşk bu küçük şiirlere ayrı bir güzellik katıyor.

Referanslar verildiği için ilk kıtaya dokunmuyorum. sadece kelimelerle; (d) “eksiksiz, ustaca, dökülmüş” sözcükleriyle; “Kase, kanun, kana kana” kelimelerindeki anagramlar (k) ile parçanın tamamına hakim olan kalın büyük harf (a) ve onu zıtlaştıran ince ünlüler (ö, ü) arasındaki vurgulu uyumu belirteyim. Şairin güzel şiirlerinde her zaman dikkat çeken ses koordinasyonuna önem verdiği anlaşılmaktadır.
Bu kısa pasajın her ayetinde farklı rüyalar vardır. Birinci ayette kalp, “alevle dolu bir kap”a benzetilir. Kanlı bir rüya ile uyandırdığı kırmızı izlenimi son satırda devam ediyor. Üçüncü ayette aşk ateş gibidir ve gözyaşı su gibidir. Bu eski rüyalar aynı zamanda şiire romantik bir hava katıyor. Şiirin anlam bakımından en derin ve en güzel mısrası:
Yanında bile hasretim sana! ayettir. Burada Divan Adab’ın en güzel mısralarına benzer yoğun konuşmalarla yakın mesafeden bir karşıtlık vardır. Bu karşıtlık, kelime oyununun ötesinde gerçek duyguyu ifade eder. Mutasavvıflara göre en güçlü aşk bile ondan kaynaklanan ve varoluşun temelini oluşturan kendi-çelişkisini, kopukluğunu ve hasretini yok edemez.
İkinci dörtlükte şair uzun sesler ve kinayelerde ısrar eder. Burada “doğmamış, çalışılmış, deodar, aydınlanmış, dil” (D.) sözleriyle; (Ş)’deki ünsüzler ‘nar, mahshar, hash’ kelimelerinde tekrar edilir. “Nedir, reşr, der, dîdar, dâr” sözleri iç uyumu sağlar.
Cata hem anlam hem de hayal gücü açısındandır. Bütün dünya karanlığa gömülse de yanan gönül, sevgilinin yüzünü nurlandırır. Evreni kaplayan karanlık ile ona küçük gelen gönül hafifliği arasındaki karşıtlık ve sevginin gücünü gösteren abartı bu kıtaya sanatsal bir hava katıyor. Dört mısranın tek bir cümle oluşturması şiire geçmişte olmayan bir bütünlük kazandırmaktadır.
Üçüncü dörtlükte “alsaydınız, alsaydınız, alsaydınız” kelimeleri arasındaki ses ve şekil benzerliği, bazı kelimelerin ilk ve son ünsüzlerinin, (s) ve (n) seslerinin tekrarı Parçaya hakim olan, k’at’ı ahenkli kılan ana fonemik unsurlardır.
Kitapta anlam olarak aşkı yücelten rüyalar da yer almaktadır. Sevgili, Sevgilinin yaşadığı evrendir. “Sema, hava, boşluk, eflak” sözcükleri, dış dünyaya olan sevgi duygusunu yansıtarak, ona maddi dünyanın enginliğini ve gerçekliğini verir.
Dördüncü kıtada, benzer yapıdaki kelimelerden oluşan kafiyeli çok özel bir anagram vardır. Şiirin içeriğinde iki âşık arasındaki aşk ve hasret duygularını yücelten uzaklık duygusu özgün ve sanatsal bir üslupla dile getirilmiştir. Aşık uzak görünmese de iki tarafı birleştiren ilişki aşkı korur. Aralarındaki mesafe bile artıyor. vuslat çok kere aşk biter. Diğer kıtalar gibi bu kıtada da uyum, anlam ve hayal gücünün birleşiminden doğan bir güzellik var.
Ismail Hami Daneşmend, ciltler dolusu şiir yazıp da tek bir güzel mısra söyleyemeyenler kadar, adı saygı ve sevgiyle anılacak gerçek bir sanatçıdır. Mehmet Kaplan, Şiir İncelemesi

“Ahmet Şuayp Gürsel Aytaç”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın